8 Kasım 2014 Cumartesi

Çocuğunuza “Aşkım” Deyin, Demeye Devam Edin!

Psikoloji bir bilim dalıdır ve bu bilim dalını okuyup, meslek edinmiş her psikolog, uzman görüşünü bildirirken hangi bilimsel araştırma sonuçlarına dayandığını belirtmelidir ki, okuyucu bunun şahsi bir görüş olmadığı ayrımına varabilirsin.

Çocuğunuza “aşkım” demeyin yazısındaki (http://www.hurriyetaile.com/yazarlar/goksu-telmac/cocugunuza-askim-demeyin_4961.html) önerileri destekleyen hiçbir bilimsel yayın benim bilgim dahilinde değildir. Varsa da paylaşılmalıdır; çünkü ebeveyn ve çocuk arasındaki iletişim bir çocuğun gelişimi için çok önemlidir. Bu yüzden bu konuda yazılan her yazı kritik bir biçimde değerlendirilmelidir.

Hiç şüphesiz, sözcüklere yüklenen anlamla yaşanır o sözcükler. Zaten çocukta ana dilini böyle öğrenir. Kontext içinde ve sesimizin tonuyla, vücudumuzun diliyle ve de durum içinde kullandığımız yere göre her bir sözcüğün taşıdığı anlam çocuğun zihninde kodlanır. Çocuğunuza "aşkım, sevgilim" derken onun sizin için ne kadar değerli olduğunu ve onu tüm kalbinizle sevdiğinizi hissettirerek söylüyorsanız, çocuk da bu anlamlarla yaşar bu sözcükleri.

Uzman yazılarını takip eden birçok bilinçli ve duyarlı ebeveynin dediği gibi çocukların algıları çok güçlüdür ve aşkım kelimesi hem eş'e hem de çocuğa söylendiğinde çocuğun kafası karışmaz ya da kendisini eski sevgilinin yerine konuluyormuş gibi hissetmez, hem de tek bir sözcük yüzünden. İlaveten, dünyanın her yerinde aşkım, sevgilim sözcükleriyle büyüyen milyonlarca ruh sağlığı yerinde çocuk vardır.


Yukarıda linkini verdiğim yazıyla ilgili gelen sorulardan sonra kısa bir değerlendirme yazısı yapma sorumluluğunda hissettim kendimi. Neyse ki, uzman önerilerini bile hemen olduğu gibi kabul etmeyen, sorgulayan bilinçli anne-babalar var.

Özetle çocuğunuzu içinizden geldiği gibi, kalbinizden kopan sözcüklerle özgürce sevin. Bu sayede öz benlik değeri yüksek, güven dolu ve mutlu bireyler olarak yetiştirebiliriz çocuklarımızı.

Dr. Psikolog Ayşe Bombacı

Not: Adsız bir okurdan gelen güzel bir hatırlatma sayesinde fark ettim ki, bu yazının sonunu diğer makalelerim de olduğu gibi kaynak belirtmeden bitirmişim.
Çocukların çok erken yaşlardan itibaren kognitif gelişimlerini araştıran deneysel çalışmalarla doludur bilimsel literatür. Bunların arasından en çarpıcı olan "Theory of Mind" yaklaşımıdır. Sırf böyle yazınca google'a, İngilizce ya da Almanca tonlarca kaynağa ulaşabilirsiniz. Bu kuramdan hareketle yapılan bilimsel araştırmalar sayesinde, çocukların düşündüğümüzden çok daha erken dönemlerde (artık 3-4 yaş yerine, 1 yaş deniyor hatta) karşısındaki kişinin duygularını, niyetini doğru kavrayabildiğini ve iletişim sırasında neyi nasıl kast ettiğini anladığını ispatlıyor.
Yazımın bir diğer dayanak noktası ise hiç şüphesiz İletişim Teorisi'dir.
Buyrunuz merak edenler ve araştımayı sevenler, "çocuğunuza aşkım derseniz ne olabilirmiş" bir de bu kuramlar ışığından bakınız. Artık sadece Freud'un teorisiyle açıklamalar yapmıyoruz, bir çocuğun gelişimini incelerken ve onunla ilgili öneriler de bulunurken...

4 yorum:

  1. Az once diger yaziyi sizin verdiginiz linkten bagimsiz bir yerde okudum ve altina da aynen su yorumu yazdim: hayatimda bu kadar sacma bir yazi okumadim!
    Sizin dediklerinize de kesinlikle katiliyorum. Bir anne ve babanin cocugu ile arasindaki iletisimin gucunun o cocugun psikolojik gelisiminde cok etkili olduguna inaniyorum. Anne veya babasindan annecim, babacim gibi guzel ve samimi bir soz duyan cocugun da bundan bir yara alacagina asla inanmiyorum. O yazida soylenen "sevgilisi kendine her askim dediginde o cocugun duyacagi sucluluk duygusu..." kesinlikle sacmaliktan baska bir sey degil benim icin. Sizin yazdiklariniza da kesinlikle katiliyorum. Ayrica, eger bir yazi yaziliyorsa kesinlikle icinde referans gosterilmeli ve soylenenler bu sekilde desteklenmelidir. Bu da benim nacizane gorusum. Avustralya'dan sevgiler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim mesajınız için Nurdan Hanım. Böyle düşünmenize çok sevindim :)

      Sil
  2. Siz de bu yazinizi hic bir bilimsel makale belirtmeden, herhangi bir arastirmaya dayandirmadan yazmissiniz, hatirlatmak istedim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim bu hatırlatma için. Bu sayede yazımın sonuna ufak bir not düştüm :)

      Sil