Hamilelik Psikolojisi |
Psikolojik açıdan bakınca anne adayı hamileliğin her
evresinde (1., 2. ve 3. Trimester) farklı
bir uyum sürecinden geçer (Gloger-Tippelt, 1988; Rauchfuss, 2002).
İlk üç aylık
dönemi kapsayan 1. Trimester (1.-13.Hamilelik Haftası) belki
de anne adaylarının kendilerini en güvensiz hissettikleri dönemdir. Gebelik
tespitinden sonra yaşanan duygular sadece mutluluk ve sevinçten ibaret
değildir. “Nasıl bir anne olacağım?”, “Partnerimle yaşadığım ilişki doğumdan
sonra nasıl etkilenecek?”, “Çok mu kilo alacağım?”, “Partnerim beni beğenmeye
devam edecek mi?”, “Mesleki olarak beni neler bekleyecek?”, “Sosyal hayatım
değişecek mi?” gibi ve benzeri birçok kaygı dolu soru anne adayını meşgul edip,
onda stres yaratabilir.
Böylesi önemli ve hayatın birçok alanında temel değişikliklere
sebep olan hamilelik yaşantısını göz önünde bulundurunca, ilk dönem kaygıları
ve soru işaretleri son derece normaldir. Planlı ya da arzu edilen bir hamilelikte
bile yoğun duygusal iniş-çıkışlar söz konusu olabilir.
Önemli olan kişinin hamileliğe bağlı değişimlerden
kaynaklanan stres yaşantılarıyla baş ederken, bu yaşantıları nasıl
değerlendirdiği ve onunla baş etmek için ne yaptığıdır. Bu dönemde anne
adayının, eşinden ve çevresinden alacağı destek, güvensizliklerin ve soru
işaretlerin giderilmesinde çok önemli bir rol oynar.
İkinci üç aylık
dönem (14.-27. Hamilelik Haftası), anne adayı için hamileliğe
alışma ve uyum sağlama evresidir. Bu evrede, ilk haftalarda yaşanan kaygılar ve
soru işaretleri yerini pozitif duygu ve düşüncelere bırakır. Bebeğinin ilk
hareketlerini hissetmeye başlayan anne adayı duygusal olarak onu bekleyen anne
rolüne hazırlanmaya başlar.
Hamileliğin son
evresinde (28.-40. Hamilelik Haftası) anne ve baba adayları
psikolojik olarak da doğuma ve bebekli yeni aile hayatına hazırlanmaya
çalışırlar. Özellikle hamileliğin son haftalarında artan fiziksel şikâyetlere
ek olarak, yaklaşan doğum eylemiyle ilgili yaşanan korku ve kaygılar da anne
adayını tekrardan psikolojik strese sokabilir. Bu noktada anne adayının, eşi,
ailesi ve duyarlı bir kadın-doğum doktoru gibi güven duyacağı insanlar
tarafından destekleniyor olması kaygıların giderilmesinde çok önemlidir.
Sonuçta her hamilelik kendi içinde özel ve benzersizdir!
Yukarıda sıralanan dönemler hamilelikte yaşanan
psikolojik geçiş evrelerine teorik bir yaklaşımdır sadece. Buradaki amaç
hamilelikte yaşanan psikolojik süreçlere değinerek hamileliğin sadece fiziksel,
hormonal ve biyolojik değişimlerden ibaret olmadığını vurgulamaktır. Yapılan
rutin tıbbi tetkiklerin ve prenatal testlerin yanı sıra anne adayının
psikolojisini anlamaya çalışmak, ona duyarlı ve destekleyici bir biçimde
yaklaşmak hamilelik ve doğum sonrası depresyonu engellemek açısından da son
derece önemlidir.
Unutmamak gerekir ki, her anne adayı sağlıklı ve mutlu
bir hamileliği hak etmektedir!
Kaynakça
Gloger-Tippelt, G. (1988). Schwangerschaft und erste Geburt: Psychologische Veränderungen der
Eltern. Stuttgart: Kohlhammer.
Rauchfuss, M. (2002). Bio-psycho-soziale Prädiktoren der Frühgeburtlichkeit und
Differentialdiagnose zur intrauterinen fetalen Retardierung – Ergebnisse einer
prospektiven Studie. Habilitationsschrift, Berlin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder